KÜÇÜK BİR ŞEHİRDE BÜYÜK DENEYİM

Hayatımın en unutulmaz deneyimlerinden birini Erasmus’la Slovakya’da, Nitra’da yaşadım. Aslında tam da neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Sadece, farklı bir ülkede yaşamak ve oranın kültürünü deneyimlemek fikri bile oldukça heyecan vericiydi. Ama açık konuşmak gerekirse, bir yandan da içimde bir korku vardı.3. sınıfın ikinci döneminde başladım bu maceraya. İlk kez, yalnızca okulum değil, yaşadığım ülke de değişiyordu. Başlarda, her şey çok yabancıydı. Market alışverişi, toplu taşımayı kullanma, hatta dersler… Hepsi apayrı birer mücadele gibiydi. Ama işin güzel yanı, bu zorluklar kısa sürede öğrenme arzusuna dönüştü.

Nitra küçük, sakin bir yer. İlk izlenimim, insanlar biraz soğuk ve mesafeli gibiydi. Ama birkaç Slovakça kelime öğrenip insanlarla konuşmaya başladıkça, aslında ne kadar sıcakkanlı olduklarını fark ettim. Hele bir gün bir markette kasiyer, Slovakça “Merhaba” dediğimde yüzü nasıl aydınlandı, hiç unutmuyorum.

Yemekler kısmına gelirsek… Slovak mutfağıyla yıldızımız pek barışmadı. Özellikle halušky diye bir yemek var, ilk denediğimde “Bu nasıl bir tat?” dedim. Neyse ki Erasmus arkadaşlarımla kendi mutfağımızı kurduk. Birlikte yemek yapmaya başlayınca, hem damak tadımıza uygun şeyler bulduk hem de bir aile gibi hissetmeye başladık.

Tabii bu süreçte kendi başıma bir şeyler yapmayı, sorunlarla baş etmeyi de öğrendim. Günlük hayatta en basit şeylerden ders çalışmaya kadar her şey kendi çözüm yollarını geliştirmemi sağladı. Farklı bir eğitim sistemi görmek ve dünyanın her yerinden insanlarla tanışmak da bana çok şey kattı.

Bence Erasmus’un en güzel yanı, konfor alanından çıkmak. İlk başta korkutucu gibi görünse de, o korkular yerini unutulmaz anılara bırakıyor. Bugün dönüp baktığımda, iyi ki bu adımı atmışım diyorum. Hayatım boyunca unutamayacağım bir deneyim oldu.